Büyümek kaçınılmaz bir sondu
Ve ne zaman büyümeye başlasak
Elimizden bir oyuncak alında bir acı tutuşturuldu
Hüzün her zaman yanımızdaydı
Kurumuş yapraklardı anı defterimizde
Sevgilinin bakışındaydı önlüğündeydi
Yürüyüşünde gülüşündeydi hüzün.
Ben ne zaman büyüdüysem vuruldum...
Ne zaman büyüyen bir çocuk görsem
Yeniden vurulurum.....
Büyümek kaçınılmaz bir son kim istemezdi ki hep çocuk kalmayı.Sokaklarda top koşturup ip atlamayı.Mızıkçılık yapıp kavga edip tekrar barışmayı.Sebepli sebepsiz ağlamayı aman çocuk o deyip özgür bırakılmayı....
Hangimizin içindeki o muzip çocuk zamandan yara almadı ki.Büyüdük işte. Büyüdükçe de öğrendik öğrendikçe de acı çektik. Bu acıları içimize attık. Attıkça da içimizde ki o muzip çocuk o yük altında ezildi.
Büyüdük işte; “Bana ne ya ben isterim “ cümlesinin karşısında isteğimizin olmamasıyla fark ettik bunu.İsteklerimizi elde etmek için çalışmak zorunda olduğumuzu fedakarlık yapmak zorunda olduğumuzu öğrendik.
Büyüdük işte; oyunda mızıkçılık yapan arkadaşımızla küsüp tekrar barışamadığımızda anladık bunu.İnsanların iki yüzlü olduğunu çıkar uğruna neleri feda edebildiklerini gördük.Arkadaşlık dostluk kavramının menfaatlere kurban verildiğini öğrendik.
Büyüdük işte; gözyaşları mızı tutamadığımızda zayıflıkla suçlandığımızda anladık bunu.Erkekler ağlamaz denildi sıkıştığında ağlıyorsun denildi bu insanlığın en belirgin ve doğal özelliği engellenmeye çalışıldı.Ağlamak utanılacak bir davranış gibi gösterildi.
Büyüdük işte; aşık olup kavuşamayıp acı çekince anladık bunu.Sevgilinin bir gülüşüne dünyayı feda etmeye hazırken onun yanımızda olmadığını gördük.Aşk acısıyla hayat gerçeklerini harmanlayıp uykusuz gecelere nöbet tuttuk
Büyüdük işte; iyi günde kalabalıktayken kötü günde yalnız kaldığımızda anladık bunu.Katıksız dostlukların yerini çıkarcı arkadaşlıkların aldığını iyi mutlu günümüzde canım diyenlerin kötü mutsuz günümüzde canın çıksın dediklerini gördük.
Büyüdük büyüdükçe öğrendik öğrendikçe acı çektik.Hayat devam ediyor ve biz büyüyoruz öğreniyoruz acı çekiyoruz...