Artık unuttum sanıyordum meğer alışmışım yokluğuna!..
Unutmak diye bir şey yokmuş; alışmak varmış yokluklara.
Bu sabah senli düşlerim bir bir dolunca yine odama anladım unutmamış; alışmışım… Ahlarım, hayallerim, sevmelerim sahipsiz üstelik.
En seven yanlarımdan kanamıyorum belki ama varlığının hiçbir anını da sonsuza dek çıkaramıyorum her bir köşesi seninle dolu hafızamdan…
Hala bir avuç gözyaşımda sana da yer varken silinmiyor adının hiçbir harfi kalbimin kanayan yerlerinden…
Sitemlerimde var sahipsiz ve yersiz…
Pazartesiler, salılar, hafta sonları geçmiş, ömür eksilmiş ama zamanın gücü seni alıp götürmeye yetmemiş.
Aklımla beynimin savaştığı yerde senin izlerin var hala.
En olmadık anlarda varlığın düşer zaten aklıma, tuz basar yaralarıma…
Unuttuğumu sandığım yerde kanar sensizlik.
Ama alışmak bir nevi kabuk bağlatır yaralara.
Ne çok şey sakladım, ne çok şey biriktirdim sana.
Ama en çok sustum.
Uzun yokuşları geride, sitemleri dünlerde bırakırken yokluğunda avunacağım yalanları özgür bıraktım.
Gözyaşlarımı yersiz temennilere sardım, umutlar biriktirdim; “gelir” dedim, gelmedin… Pusulam hep sensizliği gösterdi…
Günler aylara yaslandı, aylar yıllara…
Takvimden düşen yapraklar unutturdu sanmıştım.
Bir kez daha yanılmışım…
Unutmamış; alışmışım…